Nedir bu insana yakışır iş ?
İnsanların yakışır işlerde çalışması iyi olma halleri açısından merkezi önemi taşır. Çünkü çalışmak, gelir getirmesinin yanı sıra, daha genel anlamda sosyal ve ekonomik ilerlemenin yolunu açar, kişileri, ailelerini ve toplulukları güçlendirir.
Yani aslında insana yakışır iş; insanların çalışma ve sosyal yaşamlarında ki huzurunu ve yoksulluk seviyelerini yansıtır. Burada bahsedilen, üretken ve adil gelir sağlayan, işyerinde kendini güvenli hissettiren ve evdeki ailesine sosyal koruma sağlayan, kişisel gelişim ve toplumla bütünleşme açısından iyi fırsatlar sunan, insanların fikirlerini dile getirme özgürlüğüne sahip oldukları, örgütlenerek yaşamlarını etkileyen kararların alınmasına katılabildikleri, tüm kadınlar ve erkeklerin eşit fırsatlardan yararlanıp eşit muamele görmesidir.
Peki ya her gelir getiren ve istihdam sağlayan işe insana yakışır iş demeli miyiz?
Tabi ki hayır ,çünkü bir işin istihdam olanağı sağlaması ve gelir getirmesi insana yakışır olduğunu göstermez. Bu noktada işin sağladığı istihdam ve getirdiği gelire paralel olarak yoksulluğun önüne ne derece geçtiğine de bakmış olmamız gerekir. Çünkü dünyada 2,2 milyar insan 2 ABD doları olarak belirlenen aşırı yoksulluk sınırının altında ve 780 milyon kişi çalışmasına rağmen ailesini yoksulluktan kurtaramıyor. Baktığımızda bu insanlar gelir elde ediyor ama yoksulluk sınırının altında kalıyor. İstihdamı arttırmaktan çok nitelikli istihdam olanaklarının arttırılması düzenli, iyi gelir sağlayan insana yakışır işlerin arttırılmasına katkı sağlayabilir.
İnsana yakışır iş sorununu çözmek için neler yapmalıyız ?
İnsana yakışır iş için sağlanacak dönüşümü yaratabilmek mümkün olan en kaliteli eğitime ve öğrenime yatırım yaparak inşa edilmelidir. Bu sistemle birlikte gençlere istihdam piyasasının taleplerine uygun beceriler kazandırılmalı, sosyal koruma hizmetlerine erişimleri arttırılmalı ve bununla birlikte bireyler cinsiyete, gelir seviyesine ve sosyoekonomik altyapılarına bakılmaksızın üretken istihdamda yer almaya yönlendirilmelidir.
Burada en büyük görev ise hükümetler ve sivil toplum örgütlerine düşmektedir. Hükümetler ve sivil toplum örgütleri dinamik, sürdürülebilir, yenilikçi ,insan merkezli ekonomiler ve projeler inşa etmek için çalışmalı, genç istihdamını teşvik etmeli , kadınları ekonomik olarak daha güçlü kılma yollarını ortaya koymalı ve herkes için insan onuruna uygun iş imkanları sağlamalıdır. Yerel yetkililer ve toplumlar şehirlerini, farklı toplum kesimlerinin birbirleri ile entegrasyonuna katkı sağlamak için yeniden düzenleyebilir ya da yeni planlarını bu yaklaşım üzerine kurabilir. Nitelikli istihdam , yetkin bireyler ve doğru yapılanmayla birlikte oluşacak insana yakışır iş olanakları ekonomik büyümenin organik şekilde gelişmesine katkı sağlayacaktır.
Ozan LAL
Sosyal Fabrika